TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, “Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine giden teröristleri takip etmek durumundaydık. Çünkü aksi halde bunlar yine hazırlanıp memleketimizin başına bela olacaklardı. Buna müsaade edemezdik.” dedi.
Akar, TBMM Genel Kurulunda, Pençe-Kilit Harekatı bölgesindeki terör saldırıları ve terörle mücadeleye ilişkin hükümet bilgilendirmesi üzerine AK Parti Grubu adına söz aldı.
Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dileyen Akar, terörle mücadelede, terörü bitirmede dünden daha azimli ve kararlı olduklarını söyledi.
Silahlanma yarışının önemi boyutlar kazandığını belirten Akar, İsrail zulmünün kural tanımaz şekilde sürdüğünü vurguladı. Hulusi Akar, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesindeki süreci dikkatle takip ettiklerini bildirdi.
Hulusi Akar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin, uluslararası alanda “özne” haline geldiğinin altını çizdi.
Türkiye’nin barış ve istikrar odaklı politikalar izlediğini anlatan Akar, “Terörle mücadele başta olmak üzere ulusal güvenliğimizi tehdit eden durumlarda gerekli tedbirleri almamız ve gerektiğinde askeri müdahalede bulunmamız da bir zorunluluktur. Karadeniz’deki istikrarının devamı için Montrö Sözleşmesi’nin zayıflatılmamasına dikkat gösteriyoruz. Bu denge, bir kez bozulursa olayların kontrolden çıkma olasılığı gerçekten oldukça yüksek. Karadeniz’i stratejik rekabet alanına çevirmekten kaçınmalıyız, bu konuda son derece dikkatliyiz.” diye konuştu.
“Türkiye aynı anda birden fazla terör örgütüyle karşı karşıya”
Devletin bekası ve milletin refahına ilişkin çalışmaları sürdürdüklerini dile getiren Akar, beka için terörle mücadelenin önem arz ettiğini vurguladı.
Terörle mücadelenin dinamik olmayı gerektirdiğini söyleyen Akar, “Terör, vekalet savaşları olarak Türkiye’ye karşı kullanılmakta. Bunu görüyoruz, biliyoruz, buna göre davranıyoruz. Türkiye aynı anda birden fazla terör örgütüyle karşı karşıya kalan, uzun zamandır eş zamanlı olarak bunlarla mücadele eden tek NATO ülkesi. TSK bunu yaparken özgürlük ve güvenlik dengesine büyük önem vermekte. Masum insanların, çevrenin korunması için hiçbir ordunun, hiçbir ülkenin göstermediği kadar dikkat ve hassasiyet göstermektedir.” ifadelerini kullandı.
Akar, 24 Temmuz 2015’ten itibaren başlayan terörle mücadele operasyonlarında teröristlerin Mehmetçik tarafından kazdıkları çukurlara gömüldüğünü belirterek, “Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine giden teröristleri takip etmek durumundaydık. Çünkü aksi halde bunlar yine hazırlanıp memleketimizin başına bela olacaklardı. Buna müsaade edemezdik.” şeklinde konuştu.
PKK ve YPG ile mücadelenin “terörü kaynağında yok etme” stratejisiyle sürdüğünü kaydeden Akar, bölgelerdeki üslerin PKK, YPG ve DEAŞ’ın giriş ve çıkışlarının, Türkiye’ye yönelik saldırılarının kontrol altına alındığını vurguladı.
“Şehitlerimizin kanı yerde bırakılmadı”
“Girilemez” denilen yerlere Mehmetçiğin girdiğine dikkati çeken Akar, güvenlik sağlandıkça normalleşmenin de gerçekleştirildiğini anlattı.
Hulusi Akar, terörle mücadelenin Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nın 51. maddesine göre, meşru müdafaa kapsamında uluslararası hukuka göre devam ettiğinin altını çizerek, “Sınır ötesinde yapılan operasyonlarla teröristlerin sığınakları, barınakları, korunakları, sözde karargahları teröristlerin başına yıkıldı, yıkılmaya devam ediyor. Şehitlerimizin kanı yerde bırakılmadı.” dedi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) envanterinde uluslararası hukuka aykırı hiçbir silah, mühimmat, araç ve gerecinin bulunmadığını dile getiren Akar, örgüt içerisinde çöküş yaşandığını belirtti.
“PKK’lı, YPG’li teröristler, destekleyenler, önündekiler, arkasındakiler, yanındakiler, terörist seviciler, başaramayacaksınız.” diyen Akar, tek kurtuluşun adalete teslim olmak olduğunu söyledi.
“Diyarbakır analarının sesini, çığlığını duyun artık”
Zeytin Dalı Harekatı sırasında yaralanan askerlerin tedavilerinin yapıldığı hastanede istirahat etmek yerine operasyon bölgesine gitmek istediğine işaret eden Akar, “İşte Atatürk’ün ‘Yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam askere rast gelinmemiştir’ dediği asker bu, bu asker. ” diye konuştu.
Hulusi Akar, şöyle devam etti:
“Her türlü engellemeye, tuzağa, zorluğa rağmen terör koridoru parçalandı. Terör koridorundan sonra yapılması gerekenlerin hayali de yerle bir oldu. Aksi halde şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, çok daha kompleks, çok daha zor şartlarda, çok daha farklı olaylarla uğraşıyor olacaktık. Müttefiklerimizden Türkiye’nin hassasiyetine saygı duymalarını, varılan mutabakatlara uymalarını, bölgedeki DEAŞ’a karşı terör örgütleriyle değil, müttefiki olan Türkiye ile iş birliği yapmalarını bekliyoruz ve hatırlatıyoruz.”
Son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar terörle mücadelenin süreceğine dikkati çeken Akar, duygu ve düşüncelerde de millilik ve yerliliğin şart olduğunu belirtti.
Bazı kesimlerin bilinçli şekilde yalan söylediğini vurgulayan Akar, şunları kaydetti:
“Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tek hedefi teröristler ve terör örgütleridir. Biz diyoruz ki ‘Türkler, Kürtler, Zazalar, Araplar kardeştir.’ Bundan kimsenin şüphesi olmasın. 85 milyon biriz ve beraberiz. Ülkemizin ve milletimizin bütünlüğü için bu kürsüden ettiğimiz yemini, milletvekili olduğunuzu unutmayın. Tutsak olan evlatları için yıllardır feryat eden Diyarbakır analarının sesini, çığlığını duyun ve anlayın artık. Kandil ne diyor, ‘TSK’nin burada ne işi var?’ diyor. Muhalefet ne diyor, ‘Mehmetçiğin orada ne işi var?’ Alın size söylem birliği. Milletimizin helal oylarıyla Gazi Meclis’te Mehmetçiğe muhalefet edenlere sesleniyorum, pirincin içindeki beyaz taşlar gibisiniz. Milletimizin sizi pirinçle yutmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Açıklayacağız.”
Hulusi Akar, Mehmetçiğin beklediğinin “emeğine saygı gösterilmesi” olduğunu sözlerine ekledi.